30 Aralık 2011 Cuma

'Bunları gördük bunları yaptık işte buraya geldik en son'

Enis Batur son kitabı '60 mm Dizüstü Meşkler...'e Sami Hazinses ile yaptığı bir söyleşiyi koymuş. Önce kurgu zannettim, bunun yazarın kitaptaki yazı oyunlarından, düşlerinden biri olduğunu düşündüm. Okudukça ve Hazinses'i 'dinledikçe' gerçek olduğunu anladım. Gerçi, Batur'un bin yıl önce yaşamış Bizanslı bir şairle hayalinde yaptığı bir söyleşiyi  de böylesine gerçekçi bir şekilde kağıda dökebileceğini de biliyoruz, o ayrı.


Hazinses hayat hikayesini Batur'a bir kahvehanede atlaya / hatırlaya anlatırken çok içten ve çok sıcak  pozlar veriyor 60 mm'lik edebi objektife. İlk bestesini (kendisi başta, ta en başta müzisyenmiş) Zeki  Müren'e kabul ettirişini, 40 yıllık sinema hayatının başlangıcını, işsiz kaldığında küçük bir rol teklifi gelene  kadar kahvehanede  aylarca nasıl da beklediklerini  anlatırken duyduğu heyecan, kullandığı kelimelere ve kurduğu cümlelere yansıyor. Hazinses'in kendi hayatının akışını anlatışında mağrur ve buruk       bir yan hissediliyor ve ben bu söyleşide insanı gülümseten bir hüzün buluyorum. Enis Batur konuşmayı  kağıda   dökerken, Hazinses'in heyecanını, çabukluğunu yansıtmak için olacak, virgüllere pek yer    vermemiş.  Bu söyleşiden bazı bölümleri, virgülüne dokunmadan, aşağıya alıyorum:

İster istemez öldüm

- ...40 yıllık sinema, şimdiye kadar zengin olmam gerekiyordu, ev araba hiçbiri yok, o kadar hizmetime karşılık.

- Diyarbakır'da eğitim şeyi vardı oraya iştirak ediyordum, çok hevesliydim. Emin Kürkçü diye bir hoca vardı bize gereken şeyleri öğretiyordu. Trompet çalmayı, ağaca, halata tırmanmayı falan. Yarışta Adana'ya  bir sene koşmaya gitmiştik, hatta orada bizi rahatsız ettiler hapse koydular. Adana'da insanlar hep bisiklete biniyorlardı cadde hep bisiklet hep bisiklet. Bunları gördük bunları yaptık işte buraya geldik en son.

- ... o zaman yaşım 25 falan, yani aşık olmak şeyi başımızdan geçti tabii. Onu düşünüyorum.

- ... Zeki Müren diyor ki 'Çok büyük bestekar ama kalbimi kırdı' diyor, başka bir şey demiyor. Neymiş şarkıya çalışabildiniz mi? demişim, bu lafta ne var, gelemedim gidemedim belki ilgilenmez diye söyledim.

- ...ilk filmim Korsan da Cüneyt Gökçer'le beraber oynamıştım, kostumümü giydim, tak tak öldürdü birkaç kişiyi kılıçla, ben kalktım, var mı bana karşı koyacak başka biri dedi, ben de o zaman beden eğitimi yapmıştım, eskrim oynamıştım, kalktım ben varım dedim. Ben kalkınca, iki-üç-beş sayınca, atladım üstüne, ama ister istemez öldüm, rol o kadar.

- ... orada bir film çekildi Atıf Yılmaz'dı yönetmeni. Rolümü oynadım elimi sıktı, tebrik ederim sen bu meslekten 15 sene ekmek yersin dedi, 45 senedir ekmek yiyorum. En son oynadığım Mahallenin Muhtarları çekildi dizi olarak. Kışın çalıştık, en son filmim oldu bu, orada hastalandım bıraktım diziyi miziyi.

- ... işe çağırdıkları zaman bizi sabah 7.00 de kahvede oluruz, saat 8.00 oluyor, 9 oluyor 10 oluyor bir türlü gidemiyorsunuz. 11.00 de ancak gidebiliyorıuz film setine, çalışma yerine. O  herhalde insanın gücüne gidiyor insanın herhalde o yoruyor bizi, aynı saate ben geliyorum, sen niye gelmiyorsun, arkadaşını bekliyorsun.

-Benim yerime benim tipimde kısa boylu adam arayıp buluyorlardı, onların ömrü çok kısa oluyordu fiziğini benzetebilirler ufacık tefecik, ama  duygusal olarak?

Hiç yorum yok:

                    KİTAPLAR ÇEVRELER Bir Gazetecinin Edebiyat Adamı Olarak Portresi I. Metin Münir’in Zavallı Kalbimi Rahatlat adlı...