YAZMAYI ÖĞRENMEK
“Çocuk kitabı, değil mi?” diye sordu görevli bayan, bir yandan ekranı yukarıdan aşağıya
dolduran kitap isimlerini tarıyordu. Aklımda yeni çıkmış iki kitap vardı, yazmak
ve yazar olmakla ilgili, ama tuhaftır ikisinin de adını tam hatırlamıyordum.
Ben de bana yardımcı olan genç kıza, pek de ümit etmeden “Yazmayı Öğrenmek”
deyivermiştim. Ekranda yüzlerce ilkokul kitabının sıralanmasına şaşmamak gerekirdi!
***
Öykü öğretmeni okulun
son günü bir günlük verdi Aras’a. "Yazmayı öğrendiğin zaman yaşadıklarını buraya
yazarsın" dedi. Pek şenlikli bir gündü, anaokulu bitiyor, -ben biraz
yadırgasam da- keple falan fotoğraflar çekiliyordu. Altı yaş çocuklarının ilk
okul vedasıydı bu ve artık ilkokul vardı sırada.
O gün arabayla eve dönerken Aras, kucağında günlüğü, “Baba, ilkokulda yazmayı bir günde öğretiyorlar mı?” diye sormuştu. Ben de bir roman kahramanının sevdiğim bir cümlesiyle cevap vermiştim ona. “Ah be oğlum, öyle kolay olsa bu işler?”
***
Gerçekten öyle! Yazmayı
öğrenmek, şimdilerde baba oğul, ana uğraşlarımızdan biri. Aras okula başlayalı
iki ay oluyor, harfleri tanıyor, her gün yeni bir 'ses'e geçiyorlar ve ödevlerinde karşısına cümle içinde kullanması
gereken kelimeler çıkıyor (Talat, et, tat). Ben de öyküler yazmaya çalışıyorum,
roman taslakları geçiyor kafamdan, mikro metinler üretiyorum, ‘bir cümlenin en
temiz halinin’ peşinden gidiyorum. Ve abartısız, eğer bir edebiyat dergisinin 'içindekiler' sayfasında adımı görürsem (altı yaşındaki) çocuklar gibi seviniyorum!
Hasılı, bu ara farklı düzlemlerde de olsa, Aras’la ikimizin başlıca işi oldu harfler ve sözcükler. Şikayetçi miyim, değilim...
Hasılı, bu ara farklı düzlemlerde de olsa, Aras’la ikimizin başlıca işi oldu harfler ve sözcükler. Şikayetçi miyim, değilim...
***
O gün kitabevinde
bulamadığım kitapların tam isimlerini de biliyorum artık. Biri Demek Yazar Olmak İstiyorsun, diğeri Yazmak Üzerine Notlar.* İkisini de henüz edinmiş değilim ama
Notlar’ı ayaküstü biraz karıştırdım. Rastgele açtığım bir sayfada şöyle bir
nota rastladım: Yazarın işi yazmayı
öğrenmektir. Doğru söze ne denir! Şuncacık bir blog yazısının bile kapağını ne kadar sık açıp içini ne kadar çok karıştırdığımı düşünecek olursak...
***
Bazen, hiç
alakasız bir anda, laf atarım oğluma.
Anlamlı anlamsız takılmalar işte, bir konuşma falan başlatmak için belki. Ben
bu yazıyı hazırlarken, Aras az ötede kendi kendine oynuyordu. Önümdeki ekranda bahsettiğim kitapların kapakları, bir an arkama
yaslandım, kısa bir süre oğlumu seyrettim ve sonra, yine sırf laf olsun diye “Demek sen yazar olmak istiyorsun?” diye
seslendim. Kafasını oyuncaklarından kaldırmadan “E, n’olmuş, sen de istiyorsun” dedi bana!
* Demek Yazar Olmak İstiyorsun- Giuseppe Culicchia / Aylak Adam
Yazmak Üzerine Notlar -Jules Renard / Sel Yayıncılık
1 yorum:
Sizinle ilk karsilastigimiz gun de ikiniz ayni ortak konunuz olan" yazar Olma" yolunda sayfalar arasinda kaybolmus, okuduklarinizin heyecaninda onunuze gelecek yemegi bile unutmustunuz... "Anasina bak kizini al" derler ya baba-ogul O sizin ici soylenmisti. Insallah boynuz kulagi gececek, cunku Aras cok heyecanli ve bambaska bir dunyada kitaplarla ve kahramanlariyla. Yeni kahramanar yaratincaya kadar hoscakalin. Esinize cok sevgiler, Sabiha
Yorum Gönder