Aras’ın birkaç tane oldu. Malum,
ilkokullarda çocuklarımıza bir süredir el yazısı öğretiliyor ve bu derste
kullanılan deftere -anlaşılır nedenlerle- Güzel Yazı Defteri deniyor. El yazısı
pek kolay bir şey değil açıkçası. Şimdi ben de oturup aynı şekilde bir iki
kelime yazmaya çalıştığımda Aras kıkır kıkır gülüyor ama kendisi için de başlangıçta
çok zordu böyle yazmak. Bir çocuğun yazı yazmayı öğrenmesi başlı başına bir
işken bunu bir de el yazısıyla yapmaya çalışması durumu iyice zorlaştırıyor.
Aras için de az sancılı geçmedi süreç. İstenilen seviyeye (annesinin istediği
seviyeye!) gelmesi için pek çok sayfayı silip yeniden yazması ve birkaç tane Güzel
Yazı Defteri bitirmesi gerekti.
Bu yazının başlığı Tomris Uyar’ın bir öyküsünün adı aynı zamanda. Geçen yılın sonundaki kitap eklerinde yeni baskısı yapılacak olan kitapların arasında Güzel Yazı Defteri’ni gördüğümde gülümsedim; Aras’a yapacağım yeni bir şaka daha geliyor demekti bu. Artık benim de bir Güzel Yazı Defterim olacaktı!
Ara soru: Bir metni okuyan
kişinin içinde oluşan ürperti, o metnin yazarı için küçük bir ödüldür,
denilebilir mi? Yoksa, bu zaten en büyük ödüldür mü, demeliyiz?
Ertesi sabah kitabı Aras’a
gösterdiğimde şaşırdı, önce (haliyle) onu boş bir defter sandı. Sana
söylemiştim, dedim. Eline alıp şöyle bir karıştırdı, E, içi dolu bunun ya, dedi. Haklıydı. Bak bunu doğru söyledin, dedim ben de!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder