Kitap okumanın iç dünyamıza sağladığı katkılar ve Yazı’nın değiştirici /
dönüştürücü gücü üzerine pek çok şey yazılıp çizilmiştir. Sinema sanatı da bu
verimli konuya dair epey şey söylemiştir, söylemektedir.* Benim yenilerde
izlediğim bir Fransız filmi olan Margueritte’le
Öğleden Sonraları okuma sevgisini işleyen bu tip filmlerin belki de en iyi
örneklerinden.
Ben filmi izledikten sonra Şafakta
Verilmiş Sözüm Vardı’nın ilk
bölümlerini yeniden okudum. Bu, 95 yaşındaki Margueritte’in parkta genç
arkadaşı Germain’e (kendisi ellilerindedir!) öğleden sonraları bir araya
geldiklerinde okuduğu kitaplardan biri. Filmin üstteki afişinde de görüldüğü gibi, birbirini pek tanımayan iki kişi bir parkta
oturup kitaplar ve hayat hakkında konuşuyorlar. Bu açıdan filmde işlenen ana
izleğin insanlar arasında bağ kuran bir
nesne olarak kitap olduğunu söyleyebiliriz. Ve oradan da belki aynı yoldan kişinin
kendisiyle kurduğu bağa geçebiliriz. Yönetmen: Jean Becker. Yapım Yılı: 2010. Anlatımını
okuma sevgisi ve okuyarak değişme temaları üzerine kuran filmin başrollerinde
Gerard Depardieu ile Gisele Casadesus var. Diğer önemli roller kitaplar, sözlükler
ve güvercinler arasında paylaşılmış!
Roman Gary’in otobiyografik eseri olan Şafakta Verilmiş Sözüm Vardı’da yazar, annesinin kendisine beslediği
yoğun sevgiyi ve ona duyduğu sonsuzu güveni anlatır. Bu sevginin çocukluğunu, hayatını
nasıl şekillendirdiğini zaman zaman mizahi bir dil kullanarak işler. Öte
yandan, filmdeki karakterimiz Germain, bu tip bir sevgiden hiç mi hiç nasibini
almamış bir adam olarak yaralı çocukluğunun izlerini bugüne taşımıştır. Tahsili
yarımdır, kitaplardan anlamaz. Okumakla falan pek işi yoktur. Ta ki bir öğleden
sonra parkta güvercinlerin başında oturan Margueritte ile tanışana kadar. Aralarında
kurulan ilk bağ Camus’nün Veba’sıdır.
Bir gün Margueritte elinde bir sözlükle gelir parka. Artık yaşlandığı
için yolculuklara çıkamadığını, ama sözlükler sayesinde kelime kelime seyahat
edebildiğini söyler Germain’e. “Bazen bir labirentte kayboluruz. Durup
düşünürüz” der. Genç arkadaşına hediye eder sözlüğü. Germain’in sözcüklerle
imtihanı başlamış olur böylece.
Bir cümleyle özetlemek gerekirse, bir gün parkta kendisine bir kitap
okunur ve Germain’in hayatı -hayatı olmasa da ona bakışı, onu yorumlayışı -
değişir. Germain kitapların ve sözlüklerin yaşamına getirdiği açılımlardan
ziyadesiyle memnundur. Tersi bir durumun bir mahrumiyet ve kuraklık hali
olduğunun farkına varmıştır. Bu açıdan filmin sonundaki monolog pek anlamlıdır.
Onu kaybediyor gibi olduğunda Germain, Marguirette’e “Daha gitme” der. “Henüz
vaktin var. Gitme ve bana yaşamından bir şeyler daha kat.”
* Bu konuda kapsamlı ve geniş
katılımla oluşturulmuş bir liste için: http://konserveruhlar.wordpress.com/2014/01/25/icinde-okumak-yazmak-gecen-filmler/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder