11 Eylül 2012 Salı

DÖŞEĞİMDE ÖLÜRKEN


Anse Bundren bir sabah dört oğlu ve bir kızıyla, katırların çektiği bir arabayla Jefferson'a doğru yola çıkar. Bu yolculuğu karısına verdiği sözü yerine getirmek için yapmaktadır, ama şimdiden üç gün geç kalmışlardır. Üstelik bu zorlu yolculuk son zamanların en çetin yağmurlarının yağdığı günlere denk gelmiştir ve onları karşı tarafa geçirecek köprüler, günümüzde Hollywood yönetmenlerinin felaket filmlerinde gösterişli bir şekilde yaptığı gibi, bir bir yıkılmaktadır. Burada ilginç olan, Anse Bundren'ın karısı ve çocuklarının annesi Addie Bundren'ın da bu arabada onlarla birlikte Jefferson'a gitmekte olmasıdır: Bir tabutun içinde!  

Edebiyat uzmanlarının William Faulkner'ın bilinç akışı tekniğiyle yazmış olduğunu söyledikleri Döşeğimde Ölürken yine aynı uzmanların tanımlamasıyla söylersek, metnin okur tarafından yeniden üretildiği türde bir roman. Yani biraz kapalı ve birden fazla okumaya açık. Olaylar 15 kişi tarafından anlatılıyor, hikayenin aşamalarını, örneğin tabutun hazırlanışı (büyük oğlan Cash, annesi daha ölmeden başlamıştır tabutu çakmaya ve çekiç sesleri bizim romana giriş zilimizdir ve diğer karakterler de hikayeye bu zili duyarak dahil olurlar), Jewel ve Darl'ın birkaç dolar kazanmak için gittikleri yerden geç kalmaları, geçtikleri kasabalar, yağan yağmurlar, tabutun nehre düşmesi ve Cash'in ayağının kırılması, Dewey Dell'in karnındaki istemediği bebeği için eczane araması ve sonunda Jefferson'a ulaşmaları hep farklı gözlerden ve dolayısıyla farklı algılardan aktarılıyor. Addie'nin vasiyeti akrabalarının yaşadığı Jefferson'a gömülmektir ve herkes bu amaç için seferber olmuştur. Ama işte, burada da 'herkesin bir derdi var'dır, dolayısıyla öykü bu kadarla kalmaz ve okuyucunun önüne çeşitli yollar açılır. Burada ilginç olan, bir ara aslında yolun sonuna gelmiş olan Addie'nin de sesini duymamızdır; yazar Addie'nin içinde kalanları bize duyurmak için ona da bir bölüm ayırmıştır.

William Faulkner romanı altı haftada yazmış, Murat Belge onu Türkçe'ye çevirdiğinde 18 yaşındaymış, Bundren'ların Jefferson'a yolculukları dokuz gün sürüyor, ben ilk 70 sayfadan sonra başa döndüm, o yolu bir daha yürüdüm, romanı çok beğendim ve sanırım, bu roman kişilerine ara ara yine kulak vereceğim. Hasılı, ben Döşeğimde Ölürken' i severek okudum, başucuma koydum...
    

Hiç yorum yok:

                    KİTAPLAR ÇEVRELER Bir Gazetecinin Edebiyat Adamı Olarak Portresi I. Metin Münir’in Zavallı Kalbimi Rahatlat adlı...