30 Kasım 2013 Cumartesi

OKUMAK, BİR KUYUYA İNMEK...

Thomas Bernhard ve Okumanın Katmanları Üzerine Bir Deneme Denemesi

Dikkatinizi çekmiştir, ‘okumak’ fiilinin şu kullanımı son zamanlarda iyice yaygınlaştı: “İktidar bunu doğru okuyamadı” veya “Efendim, benim okumama göre, şimdi bu gençler…". Bu kullanımı sevmeyenler var, eleştiriyorlar; olabilir, ama sözcükler ferman dinler mi ? Dolaşımı yönlendirme, yeni sözcükleri dile kazandırma çabaları hep olmuştur. Mesela, Samih Rifat "Ben tayyareye binerim ama 'uçak' yazarım" demiştir. Ne var ki her zaman işe yaramaz bu çabalar; dedik ya, beğenilen kalacaktır. Biz bu yazıda okumak ediminin bildiğimiz anlamına değineceğiz: Bir yazıyı okumak yani, daha ziyade edebi bir metni, bir romanı, öyküyü, şiiri:

Okumak, bir kuyuya inmek gibi. Zihnin yoğunlaşması ama bir yandan da harekete geçmesi. Yeni ruh halinizle tanışın! Amras-Watten’i okuyorum bugünlerde. Amras tamam, fakat Watten‘de zorlanıyorum, ‘oynamak’ kolay değil çünkü bu oyunu. Yine de bazı bölümler çok hoşuma gidiyor, oraları okurken düşüncelerim birbirine dolanıyor. Bir örtüklük, bir bulanıklık var, işte aslında bu bulanıklık gerek insana, dedirten. Thomas Bernhard’ı Selçuk Altun önermiştir yazılarında (önerdiği daha pek çok şeyin arasında). Watten’de zihin saflığı, tabiatın her şeyi sadeleştirmesi ve varlık üzerine yazılmış satırların altını çiziyorum.     

Okumak, bir aşkın içinde olmak gibi. Geçici mi, kalıcı mı bilemem. Zihin biçim ve içerik değiştiriyor. Edip Cansever o meşhur dizelerinde “Aşk iyidir bak /  Duyumunu arttırır insanın” demiştir. Okumak da öyle işte. Bir kuyuya indiriyor beni okuduklarım ve orası benim hafızam. Çocukluk günlerim geliyor aklıma, sonra okul günlerim ve sonra ne çocuk ne de okulda olduğum günler. Okumak bir kazı yapmak gibi. Ve bu kazının sonucu, çoğu durumda, - hele eğer sizin de yazmak gibi bir derdiniz varsa- oturup bir şeyler karalamak istemeniz oluyor. Bir şeyler okurken, aklınıza yazacağınız / yazabileceğiniz şeylerin gelmesi ne anlama geliyor?  

Amras'ın bittiği yerde, Watten başlamadan hemen önceki bir buçuk sayfaya notlar alıyorum. Belki aylar sonra tekrar bakacağım bu notlarda -yine belki- bir çekirdek, bir tohum bulacağım. Kitabı okurken hatırladıklarımı hatırlayacağım. Tüm bunlar beni başka metinlere götürecek.Ve başka yazılara.

Okumak, kendine dönmesi insanın…


Hiç yorum yok:

                    KİTAPLAR ÇEVRELER Bir Gazetecinin Edebiyat Adamı Olarak Portresi I. Metin Münir’in Zavallı Kalbimi Rahatlat adlı...