11 Eylül 2013 Çarşamba

YANIMDA YÜRÜYEN ÇOCUK

Erkek çocukların sevgilerini göstermede kızlar kadar cömert olmadıkları hep söylenir. Hatta kız babası olmanın ayrıcalıklı bir durum olduğunu anlatan (ata)sözlerimiz bile var. Aras artık  anaokulu çağına geldi ve bazen yolda yanımda veya hemen önümde yürürken onun artık kendi dünyasını kurmuş olduğunu hissediyorum. Ve kendi dünyasına dalmış olduğunu. Kafasını öne eğmiş yanımda sessizce yürürken.

Geçen gün okuldan döndüğümde sitenin ortasında durup karşıda iki evin arasında oynayan çocukların arasında gördüm Aras'ı. Bir an orada dikilip onlara baktım. Az sonra o da beni gördü ve gülümseyerek el salladı. Tuhaftı. Bu ilk defa oluyordu. Normalde alışık olduğum durum şöyledir: Uzun bir günün sonunda Aras beni uzaktan görünce 'Babam geldi, babam!' diye çığlık atar ve bir koşu gelir. Diz çöküp kollarımı iki yana açar ve onun üstüme atlamasını beklerim. Bu, oğlumla oynamayı en çok sevdiğim sahnelerden biridir. O gün Aras orada durup bana el sallayınca yeni bir döneme girdiğimizi anladım. Zaten birkaç gündür bana karşı eskisi kadar cana yakın ve sıcak olmadığını içimde bir hüzün duyarak fark ediyordum. Ben de ona el salladım. Ve eve yöneldim.

Birkaç gün sonra yine bir akşamüstü Ahmet ağabeyle konuşmak için dışarı çıktım. Aras ve Yusuf kapının önünde anlamına pek vakıf olamadığım oyunlarından birini oynuyorlar ve oradan oraya koşturuyorlardı. Dönüp eve girerken Yusuf’un atletinin dışarı taşmış olduğunu fark ettim. “Gel bakalım buraya, Yusuf” dedim ve çömelip belini topladım. Çocuk merakla yüzüme bakıyordu. Birkaç gün önce koşarken düştüğü için burnunun üstünde uzun ve kalın bir çizik oluşmuştu. “Artık kış yaklaşıyor, dikkat etmek lazım,” dedim. “Sen de bir ağabey olarak ara sıra onu uyarmalısın” dedim Aras’a dönüp. En son artık Yusuf’un tişörtünü düzeltirken birden Aras’ın kollarını boynumda buldum. "Hayırdır?" diye sordum ona. "Bilmem, sarılmak istedim sadece," dedi ve beni öptü. Ben de onu öptüm. Yusuf merakla bize bakıyordu.

Kıskançlık, diyeceksiniz. Değildi. Ben başka bir çocukla ilgilendiğimde Aras'ın tepkisi, eğer kıskanırsa, kollarını kavuşturup başını öte yana çevirmek ya da küsüp gitmektir. Akşam yemeği sırasında “Bugün orada bana neden sarıldın, söyle bakalım?” dedim. “İşte” diye cevap verdi.  Israr ettim. “Neden birden öptün beni, hadi söyle, neden?” “İşte” dedi yine. Annesi merakla bize bakıyordu.

Gece onu yatırırken aynı soruyu sordum. Çok uykusu gelmişti. “İşte. Bilmiyorum” diyerek kestirip attı gene. “Hani biz ‘Neden’leri ‘İşte’ diye yanıtlamıyorduk,” dedim. Bir şey söylemedi. Sırtını döndü ve uykuya daldı.  Bu “işte” kelimesini bu çocuklara kim öğretiyor, çok merak ediyorum.

O akşam Aras soruma bir yanıt vermedi. Veremezdi de. Ama sanırım ben biliyorum Aras’ın o gün niye bana aniden sarıldığını. Sanırım o da biliyor. Sevgiyi gösterme konusunda yeni bir döneme girdik biz.



    


 

Hiç yorum yok:

                    KİTAPLAR ÇEVRELER Bir Gazetecinin Edebiyat Adamı Olarak Portresi I. Metin Münir’in Zavallı Kalbimi Rahatlat adlı...