22 Şubat 2013 Cuma


BEYAZ HOROZU TAKİP ET!

‘Bir dakika, o ‘beyaz tavşan’ değil miydi?’ dediğinizi duyar gibiyim. Evet, ama o Matrix’teydi (ve tabii ki Alice’de). Şimdiki filmimiz farklı: Savaş Cadısı. 14 yaşındaki Komona kendisiyle evlenmek isteyen albino çocuk askere (Büyücü’dür lakabı) şöyle der: 'Benimle evlenmek istiyorsan bana beyaz bir horoz bulup getirmelisin'. Bunu yaparken Komona iki yıl önce ölen babasının tavsiyesine uymaktadır. Babası ona 'Buralarda beyaz horoz bulmak en zor şeydir' demiştir ve bu onun için herhalde damat adayının sabrını ve sevgisini sınamanın bir yoludur. Filmin bu bölümünde Büyücü'yü sarı kafası, çilli yüzü ve yırtık pırtık giysileriyle ama kalaşnikofunu da elinden bırakmadan sürekli beyaz bir horoz ararken görürüz. Bir ihtiyar onun ne aradığını öğrendiğinde katıla katıla güler 'Ne o aşık mı oldun sen, evlenmek mi istiyorsun?' diye sorar. Savaş Cadısı'nın bu kısımları salonda bir Fundamentals havası estirir ama Burma’da geçen bu iç savaş hikayesinin başında ve sonunda Komona'nın yaşadıkları hiç de komik değildir!

!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali bu yıl etkinliklerinin son üç gününü İstanbul ve Ankara dışına da taşıyor. Bu ‘alternatif dağıtım ve paylaşım projesi’ sayesinde festivalden beş film 29 şehirdeki sinemaseverlerle buluşuyor. Sakarya da bu şehirlerden biri ve gösterimler kampüste Kongre Merkezi'nde yapılıyor. Bize de, ne diyelim, bu işi akıl edenlere ve projede emeği geçenlere teşekkürü etmek kalıyor. 

Proje için hazırlanan kitapçıkta seçilen filmlerin içeriğiyle ilgili hayatta ‘olmaması gerekenlerle olması gerekenler’ arasındaki çizgiye vurgu yapılmış. Burma’da geçen bu öykünün başları öyle sert ki insanın kalbini buruyor; izleyiciyi yeryüzündeki adalet duygusu ve insandaki kötülüğün kaynağı üzerine Dostoyevski romanlarında görülen türde bir düşünmeye çağırıyor. Komana'nın köyünde (köy denebilir mi oraya?) asiler neredeyse herkesi öldürüyorlar. Fakat Komana'nın anne-babasını asiler kendileri öldürmüyor. Sizce bu 'görev' için kim seçiliyor? Evet Savaş Cadısı sert ve acı bir öykü işliyor. Tavşan yok, horoz var; ‘Gerçek nedir, Neo?’ sorusu yok, gerçeğin kendisi var.

Şöyle bir düşünüyorum da Ankara'daki öğrencilik günlerimden beri bu benim ilk kez bir film festivaline katılışım. Bu mevsimde gerçekten iyi gidiyormuş!




Hiç yorum yok:

                    KİTAPLAR ÇEVRELER Bir Gazetecinin Edebiyat Adamı Olarak Portresi I. Metin Münir’in Zavallı Kalbimi Rahatlat adlı...