12 Ekim 2012 Cuma

ÖMER'İN TEMENNİSİ



Aras, koşarken düştüğünde veya diyelim ki kafasını bir yere çarptığında benim de canımın yandığını biliyor. Yerden kalkıp üstünü başını silkelerken, benim o an çok belli etmemeye çalıştığım telaşımı fark edip, ‘Acımadı ki!’ diye sesleniyor. Bu seslenişle Aras her şeyin normal seyrinde olduğunu bir an önce babasına duyurmuş oluyor.

AVM’nin önündeki parkta hava iyice kararmasına rağmen ışıklar bir türlü yanmıyor. Onu yeni tanıştığı arkadaşıyla kumda oynarken izliyorum. Hava o kadar karanlık ve Aras o kadar küçük ki bazen oyun alanının içlerine bir yerde yere çömelirse görüş alanımdan çıkıveriyor. O da, muhtemelen, kafasını bana doğru çevirdiğinde bankta heykel gibi oturan bir adam görüyor. Bir an onun silüetini kaybediyorum. Çocukların tırmanmak için kullandıkları platformlardan birinin koyuluğunda kalmış. ‘Nerde-nerde?’ derken bir an karanlıklardan çıkıp bana doğru koştuğunu görüyorum. Koşuyor, koşuyor , sonra  ayağı kumların bittiği yerdeki tümseğe takılıyor ve… O an o karanlıkta benim dişlerimi sıktığımı ve biraz irkildiğimi görmesi imkânsız, fakat ayağa kalkınca yine ilk iş olarak ‘Bi şey olmadı baba!’ diye sesleniyor. Sonra koşup yanıma geliyor.

 — Oğlum, diyorum, dikkat etsene... ayağına…bastığın yere…
   Ben  bunları söylüyorum,  ama o aldırmıyor. Az önceki düşüşünü çoktan unutmuş.
—Baba, diyor nefes nefese, Ada’nın doğum günü için çok heyecanlıyım…
—Tamam, yarın gidiyoruz zaten…

Ada’yla az önce alışveriş merkezinin girişinde karşılaştık. Küçük kız hemen annesine ‘doğum günümü söylesene anne’ diyor. ‘Biliyorlar zaten kızım’ diyor Seda. Sonra onlarla vedalaşıp parka doğru gidiyoruz. Aras aslında Ada’yı tanıyor bile sayılmaz. Eğer Facebook çağında olsaydı muhtemelen onu listesine ‘eklemiş’ olurdu ama şu an için Ada, ertesi gün için bir etkinlik, bir farklılık demek.  Çocuklar bir şeyden heyecan duymaya ne kadar hazırlar! Eve gidene kadar birkaç defa daha doğum gününü konuşuyoruz. Hatta ‘Ekin de gelecek mi? diye bile soruyor.   
        
Ertesi gün Ada’nın doğum günü beklendiği üzere küçük bir şenlik havasında geçiyor. Gerçi Aras’ın kendine gelmesi bir saate yakın sürüyor ama sonra ortama alışıyor. Biri o dakika mikrofonun başında 'yazdığı' olmak üzere iki şarkı söylüyor ve finalde Aras’ı diğer çocuklarla beraber yerlerde yuvarlanırken görüyoruz. ‘Sefer Abi’, sağ olsun, çocukların eğlenmesi için tüm enerjisini ortaya koyuyor.  Ve ‘şenlik’ biterken Ömer güzel bir konuşma yapıyor:

‘Bütün çocuklarımızın şimdiki ve gelecekteki tüm doğum günleri kutlu olsun; inşallah hep mutlu olsunlar.’

Bir ay sonra şimdi bakıyorum da şu zor günlerde Ömer’in temennisi daha bir anlam kazanıyor. Çünkü şurası kesin ki çocuklar, diyelim ki, takılıp düştüklerinde en çok büyüklerin canı yanıyor... 

Hiç yorum yok:

                    KİTAPLAR ÇEVRELER Bir Gazetecinin Edebiyat Adamı Olarak Portresi I. Metin Münir’in Zavallı Kalbimi Rahatlat adlı...