
AVM’nin önündeki parkta hava iyice kararmasına rağmen
ışıklar bir türlü yanmıyor. Onu yeni tanıştığı arkadaşıyla kumda oynarken
izliyorum. Hava o kadar karanlık ve Aras o kadar küçük ki bazen oyun alanının
içlerine bir yerde yere çömelirse görüş alanımdan çıkıveriyor. O da,
muhtemelen, kafasını bana doğru çevirdiğinde bankta heykel gibi oturan bir adam
görüyor. Bir an onun silüetini kaybediyorum. Çocukların tırmanmak için
kullandıkları platformlardan birinin koyuluğunda kalmış. ‘Nerde-nerde?’ derken
bir an karanlıklardan çıkıp bana doğru koştuğunu görüyorum. Koşuyor, koşuyor , sonra ayağı kumların bittiği
yerdeki tümseğe takılıyor ve… O an o karanlıkta benim dişlerimi sıktığımı ve biraz
irkildiğimi görmesi imkânsız, fakat ayağa kalkınca yine ilk iş olarak ‘Bi şey
olmadı baba!’ diye sesleniyor. Sonra
koşup yanıma geliyor.
Ben bunları söylüyorum, ama o aldırmıyor. Az önceki düşüşünü çoktan unutmuş.
—Baba, diyor
nefes nefese, Ada’nın doğum günü için çok heyecanlıyım…
—Tamam, yarın
gidiyoruz zaten…
Ada’yla az önce
alışveriş merkezinin girişinde karşılaştık. Küçük kız hemen annesine ‘doğum günümü
söylesene anne’ diyor. ‘Biliyorlar zaten kızım’ diyor Seda. Sonra onlarla vedalaşıp parka doğru gidiyoruz. Aras aslında Ada’yı
tanıyor bile sayılmaz. Eğer Facebook çağında olsaydı muhtemelen onu listesine
‘eklemiş’ olurdu ama şu an için Ada, ertesi gün için bir etkinlik, bir farklılık
demek. Çocuklar bir şeyden heyecan duymaya ne kadar hazırlar! Eve gidene kadar birkaç defa daha
doğum gününü konuşuyoruz. Hatta ‘Ekin de gelecek mi? diye bile soruyor.
Ertesi gün
Ada’nın doğum günü beklendiği üzere küçük bir şenlik havasında geçiyor. Gerçi
Aras’ın kendine gelmesi bir saate yakın sürüyor ama sonra ortama alışıyor. Biri
o dakika mikrofonun başında 'yazdığı' olmak üzere iki şarkı söylüyor ve finalde
Aras’ı diğer çocuklarla beraber yerlerde yuvarlanırken görüyoruz. ‘Sefer Abi’, sağ olsun, çocukların eğlenmesi için tüm enerjisini ortaya koyuyor. Ve ‘şenlik’
biterken Ömer güzel bir konuşma yapıyor:
‘Bütün çocuklarımızın şimdiki ve gelecekteki tüm doğum günleri kutlu olsun; inşallah hep mutlu olsunlar.’
Bir ay sonra
şimdi bakıyorum da şu zor günlerde Ömer’in temennisi daha bir anlam kazanıyor.
Çünkü şurası kesin ki çocuklar, diyelim ki, takılıp düştüklerinde en çok büyüklerin canı yanıyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder