Erkek çocukların sevgilerini göstermede kızlar
kadar cömert olmadıkları hep söylenir. Hatta kız babası olmanın ayrıcalıklı bir
durum olduğunu anlatan (ata)sözlerimiz bile var. Aras artık anaokulu çağına
geldi ve bazen yolda yanımda veya hemen önümde yürürken onun artık kendi dünyasını
kurmuş olduğunu hissediyorum. Ve kendi dünyasına dalmış olduğunu. Kafasını öne eğmiş yanımda sessizce yürürken.
Geçen gün okuldan döndüğümde sitenin ortasında
durup karşıda iki evin arasında oynayan çocukların arasında gördüm Aras'ı. Bir an
orada dikilip onlara baktım. Az sonra o da beni gördü ve gülümseyerek el
salladı. Tuhaftı. Bu ilk defa oluyordu. Normalde alışık olduğum durum şöyledir:
Uzun bir günün sonunda Aras beni uzaktan görünce 'Babam geldi, babam!' diye çığlık atar
ve bir koşu gelir. Diz çöküp kollarımı iki yana açar ve onun üstüme atlamasını beklerim. Bu, oğlumla
oynamayı en çok sevdiğim sahnelerden biridir. O gün Aras orada durup bana el sallayınca
yeni bir döneme girdiğimizi anladım. Zaten birkaç gündür bana karşı eskisi kadar cana
yakın ve sıcak olmadığını içimde bir hüzün duyarak fark ediyordum. Ben de ona
el salladım. Ve eve yöneldim.
Birkaç gün sonra yine bir akşamüstü Ahmet ağabeyle
konuşmak için dışarı çıktım. Aras ve Yusuf kapının önünde anlamına pek vakıf
olamadığım oyunlarından birini oynuyorlar ve oradan oraya koşturuyorlardı.
Dönüp eve girerken Yusuf’un atletinin dışarı taşmış olduğunu fark ettim. “Gel
bakalım buraya, Yusuf” dedim ve çömelip belini topladım. Çocuk merakla yüzüme bakıyordu.
Birkaç gün önce koşarken düştüğü için burnunun üstünde uzun ve kalın bir çizik oluşmuştu. “Artık kış
yaklaşıyor, dikkat etmek lazım,” dedim. “Sen de bir ağabey olarak ara sıra onu
uyarmalısın” dedim Aras’a dönüp. En son
artık Yusuf’un tişörtünü düzeltirken birden Aras’ın kollarını boynumda buldum. "Hayırdır?" diye sordum ona. "Bilmem, sarılmak istedim sadece," dedi ve beni öptü. Ben de
onu öptüm. Yusuf merakla bize bakıyordu.
Kıskançlık, diyeceksiniz. Değildi. Ben başka bir çocukla ilgilendiğimde Aras'ın tepkisi, eğer kıskanırsa, kollarını kavuşturup başını öte yana çevirmek ya da küsüp gitmektir. Akşam yemeği sırasında “Bugün orada bana neden sarıldın, söyle
bakalım?” dedim. “İşte” diye cevap verdi.
Israr ettim. “Neden birden öptün beni, hadi söyle, neden?” “İşte”
dedi yine. Annesi merakla bize bakıyordu.
Gece onu yatırırken aynı soruyu sordum. Çok uykusu gelmişti. “İşte. Bilmiyorum” diyerek kestirip attı gene. “Hani biz ‘Neden’leri ‘İşte’ diye yanıtlamıyorduk,” dedim. Bir şey söylemedi. Sırtını döndü ve uykuya daldı. Bu “işte” kelimesini bu çocuklara kim öğretiyor, çok merak ediyorum.
Gece onu yatırırken aynı soruyu sordum. Çok uykusu gelmişti. “İşte. Bilmiyorum” diyerek kestirip attı gene. “Hani biz ‘Neden’leri ‘İşte’ diye yanıtlamıyorduk,” dedim. Bir şey söylemedi. Sırtını döndü ve uykuya daldı. Bu “işte” kelimesini bu çocuklara kim öğretiyor, çok merak ediyorum.
O akşam Aras soruma bir yanıt vermedi. Veremezdi de. Ama sanırım ben biliyorum Aras’ın o gün niye bana aniden sarıldığını. Sanırım o da biliyor. Sevgiyi gösterme konusunda yeni bir döneme girdik biz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder