DÜNYADA NEDEN HAVUZLAR VE DENİZLER
VAR?
Dış dünyayla temasları arttıkça ve ufukları günler
içinde genişledikçe çocukların sordukları sorular farklılaşıyor, karmaşıklaşıyor. Peki, beynimizin içindeki merak kıvılcımı ilk ne zaman
çakıyor, bu mekanizma nasıl çalışıyor? Şöyle düşünüyorum: Kafamız aslında zaman,
var olmak, bir nedeni olmak gibi konulara çok küçük yaşlarda takılıyor. Büyük
çoğunluğumuz büyüdükçe bu sorulara kendimize göre, ‘mahallemize’ göre cevaplar
buluyoruz ya da boş veriyoruz. Ama zaman zaman bu cevapları çok arayıp hiç bulamayanlar
da oluyor. Tarih onlara ‘varoluşçu filozof’ adını veriyor.
Ben de yakın çevremden (!) duyduğum bu tip birkaç soruyu derledim, düşünce
tarihimize bir katkı olsun diye burada kayda geçiriyorum:
Dünyada neden havuzlar ve denizler
var? : Bir yaz tatilinde havuz
sefası sonrası duş alırken bir çocuğun aklına böyle bir soru gelebiliyor. Çocuklar
her şeyi anlamlandırmak, bir yere konumlandırmak istiyorlar. Şu neden var, bu
neden var? Bu sorunun ilkini aslında bir ‘kaka seansı’ sırasında duymuştum: ‘Dünyada
neden tuvaletler var?’ Verdiğim cevabı uzun uzun burada anlatmayı gereksiz buluyorum!
Herkes ölünce ne olacak?: Öyle oyun oynarken, bağırıp çığlık atarken güm!
diye gelen bir soru. İnsan reklâmdaki Şener Şen gibi eğilip ‘Dondurma yer misin?’
diye sormak istiyor. Az sonra anneannesine söz konusu soruyu aktarıyorum. O da ‘Hiç
herkes birden ölür mü, oğlum?’ diyor.
İnsanlar yokken, bu çayırlar yokken,
ağaçlar yokken, inekler yokken… ee… o zaman insanlar nerede yaşıyordu? Pamukova’dan gelirken Akçay’dan Sapanca‘ya sapıyoruz. Etraf yemyeşil. İnekler de var,
çayırlar da. (Ay)dede, babaanne herkes arabada. O zaman durun ben şöyle sıkı
bir bulayım şunlara.
Her şey günah, de mi baba? Okuldaki
arkadaşlarından, sitedeki ağabeylerinden duyduğu bölük pörçük şeylerden kopup
gelen bir soru. Bir şeyler öğrenmiş, biliyor ama ne bildiğini bilmiyor. ‘Her
şey günah olur mu, oğlum?’ diye geçiştiriyorum. Sonra başka soru gelmiyor. Ama
sanırım bizim de günah ve sevaplardan bahsetme yaşımız gelmiş. De mi Aras?
Allah nerede yaşar? Nilay’ı okula bırakırken akşam ne yiyeceğiz diye
soruyorum. (Evliliğimiz,
görüldüğü gibi, ilk günkü romantik seyrinde ilerliyor.) O da ‘Allah ne verdiyse…’
diye yanıtlıyor. Az sonra arkada oturan Aras soruyu patlatıyor. Ben bir şeyler
anlatmaya çalışırken başka bir soruyla sözümü kesiyor: Kafada mı yaşar diyor?
-Sizin düğününüz olurken ben nerdeydim? Another ice-cream, son?
-Burada sadece her şey mi var? Aras, ne diyorsun Allah aşkına?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder