27 Ekim 2016 Perşembe

BİR ÇOCUĞUN BAZEN CANININ SIKILMASI NEDEN İYİDİR?

Öyleymiş! Yıllar önce Mehmet Barlas’ın bir yazısında okumuştum. Yine geçenlerde bir Facebook paylaşımı vardı: Bir üniversitede araştırma yapılmıştı, belli bir miktardaki can sıkıntısının çocuğun zihin dünyasına olumlu bir etki yaptığı bulunmuştu. Zaten çoğumuz tanık olmuşuzdur buna: Yapacak bir şey bulamayan çocuk mecburen kendini eğlemeyi öğrenir. Bu durum, yani can sıkıntısı, çocuğun hayal gücünü tetikliyor, onun yaratıcılığını geliştiriyor. İşte bunları bulmuş bilimsel çalışmalar. Böylece biraz içten içe bildiğim, sezdiğim ve uygulamaya çalıştığım bir durum bilimsel tezlerle de desteklenmiş oluyor.

Arabayla yaptığımız uzun yolculuklarda hiç tablet/telefon vermedik Aras’a. Arka koltukta oturdu hep, bizi dinledi, sohbete katılabildiği kadar katıldı, sustuk bazen, bazen küçük bilgi yarışmaları (hangisi farklı?) yaptık. Bir defasında –Göreme’ye gidiyorduk, Ankara yolundaydık- NTV Radyo’ya denk geldik, Halit Kıvanç’ın programıydı, böyle beklemek ve bekletmek üzerine bir sohbet, kulak verdik, toplam 7-8 dakika bir şey sürdü zaten. Hoş bir konuşmaydı. Halit Usta tatlı tatlı anlatıyordu. Aras arkada uzanmıştı. Program bitince  “Oh ya, dinlendim!”  dedi!

Evde de var kısıtımız. Okul döneminde Aras sadece Cuma ve Cumartesi günleri tablette oyun oynayabiliyor. Hafta içi digital dünyadan hayli uzak kalıyor. Özlem, muhtemelen kavuşulanı daha değerli kılıyor (Yarın tablet günü, baba!) Okul günlerinde ödev yapması, kendine başka işler bulması gerek. Bu durum, yani gün içinde tablete ulaşamayacağını bilmesi onu bölmüyor, kafası oraya takılmıyor. Günlük hayatımızın hayhuyu içinde pek üstünde durduğumuz bir şey değil bu, ama insanın düşüncelerinin bölünmemesi aslında ne kadar önemli... 

Odaklanmanın, bir yerde bir süre kalmanın -ve gerekirse oyalanmanın- bu kuşaktaki çocuklar için ne kadar zor bir şey olduğunu hepimiz biliyoruz. Sinan Öğretmen, Aras’ın genelde dersi dinlediğini, anlatılanlara kulak verdiğini ve bunun iyi bir özellik olduğunu söylüyor. Bu durumun bizim uyguladığımız tablet politikasıyla bir alakası var mı, tam olarak bilmiyorum; ben, kuruyorum.

Geçen gün (yine bir yolculukta) bir süre sesi çıkmadı Aras’ın arka koltukta, aynadan şöyle bir yokladım, camdan dışarıya bakıyordu, dalmıştı, yukarıya, mavi gökyüzüne, bulutlara takılmıştı gözleri. Sanırım yine dinleniyordu!

Aşırıya kaçmamak şartlıyla arada böyle dalmak iyidir, büyüklere de önerilir...


                    KİTAPLAR ÇEVRELER Bir Gazetecinin Edebiyat Adamı Olarak Portresi I. Metin Münir’in Zavallı Kalbimi Rahatlat adlı...